20 Nisan 2011 Çarşamba

Dinlemiyorum sanma seni,
sadece dudaklarındaki sessizlik sağır ediyor kulaklarımı..
Gözlerim ise yalvarıyor gözlerine; anlamıyorum artık!
Oysa konuşsan,
belki tekrar seveceğim seni..
Dudakların aralanıyor, sanki duymuş gibi beni,
ama sadece "Sus!" diyorsun.
"Konuşmuyorum.." diyorum.
Sonra gözlerine dalıyor gözlerim
ve anlıyorum...

15 Eylül 2010 Çarşamba

Bir sen saklı bende

Rüzgarlar vardır,
ve sen açıp kapatamazsın gözlerini o rüzgarlarda
göz bebeklerin yanar
istemeden de olsa akar göz yaşların
ıslanır yanakların ve sen bir mendil bulamazsın silmek için
toz kaplar o ıslaklığı
sonra leke kalır suratında
benek benek olur yanak
yakar sonra o rüzgarlar
sen daha da dökersin yaşlarını
bu sefer istemeden de olsa ağlarsın
çünkü yeni yaşlar eski lekeleri siler
sonra yeni lekeler oluşur yanaklarında
ve sen eski lekeyi istersin
fakat yapılacak bir şey yoktur artık
istemeden de olsa ağlarsın
acır yanakların
gözlerin o kadar dolmuştur ki açamazsın gözlerini
bakamazsın etrafına
sonra tekrar ve tekrar bir acı kaplar içini
artık tüm leker silinmiş
ve o rüzgarlar terketmiştir bulunduğun yeri
çökersin ve
istemeden de olsa ağlarsın....

8 Eylül 2010 Çarşamba

Sigara

Hiç sigara içmedim ben
ama seni hep hayal ettim o buğulu sigara dumanının içinde
akıp akıp gittin havada dumanın derinliklerine doğru
belli belirsiz hayaller biçtin dumana
ve ben o hayalleri hayal ederek izledim seni
sessizce kayıyordun ve içime içime akıyordun
içen de zehirleniyordu
ve ben de zehirleniyordum elbet
ruhumu emiyordu bu zehir
bu zehrin..
güç bela nefes alabiliyordum
kendi kendimi zehirliyordum aslında
çünkü seni içimde saklayan bendim
eğer gitmeseydim seni içenlerin yanına
ve gitmeseydim seni bilmediğim yerlere
elbet yok olurdun benden
ama seni hep bir yerlerde saklamak istedim ben
seni saklarken ölmek istedim belki
ya da ölmeyecektim kimbilir
ama senle çekecektim acımı
ve istemesende sen olacaktın yanımda
istemek demişken
istermiydin gerçekten bilmiyorum
ama ben istemeni hep istedim
bu yüzden hep sensiz yerlerde,
seni içenlerleyim...

13 Temmuz 2010 Salı

Gülücüklerde lekeler

Sensizlik kemiriyor içimi,
tane tane akıyorsun gözlerimden
ve ben alıkoyamıyorum kendimi, silmeye seni.
Ruhum duvarlarından sızıyor sessizce,
çığlıklarını duyuyorum,
tıkıyorum kulaklarımı...
Leke yapıyorsun yanaklarımda,
söküp atamıyorum seni kendimden,
duvarlarında yaşıyorum çünkü.
Sormuyorum kendime
neyle yaşatıyorsun beni,
belki de kirpiklerin de yaşıyorum senin.
Sen ağladıkça ben de ağlıyorum
ve çıkamıyoruz birbirimizden.
Kirleniyor yanaklarımız,
ve biz mutlu bir rolde oynayan iki çift misali
gülüyoruz kendimize.
Ağlamak isterken gülüyorum,
gülücükler taşıyor duvarlarından,
sonra soluyor yavaş yavaş...
Ağlıyorsun sen de sessizce
kendine...

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Yalnızlık

Ellerinin takma tırnaklarıyla soyduğu hayatım ve gecenin karabasan rolünü oynadğı akşamları hiç bilemeyeceksin,
Arkamdan koşturan ve ayaklarıma dolanmaya çalışan ölümün leş kokusunu soluya soluya yaşamayı öğreneceğim ama sen öğrenemeyeceksin,
Edepsiz rüzgarların uçurumun kenarından atmaya çalıştığı hayatım...
Anlamsız geçmiş onca yılın ve arkanda bıraktığın maskeli suratların...
Anızın kapını çalan yağmurların kalbine getirdiği mesajlarımın...
Ya da bir avuç topraktan geriye kalan ufalanmamış çakıl taşlarının değeri değersizleştikçe hayatın mahvolacak ve anlamayacaksın,
Okyanusun ortasında yelkenlerini kopartan fırtına kadar ellerin duvarları yırtıp, sesin can yakacak,
Ama yardım edecek kimsen yok!
Yalnızsın... Eskiden benim de yalnız olduğum gibi...

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Sen


Bir hayali canlandırmak gibisin.
Ve ben bu hayalle uçmak istiyorum sana...

Belki

Günlerim günlerimi kovalar,
ve belkiler içinde seni unutma korkusu,
huzursuz bir çarşaf hışırtısı
ve sokakta çocuk bağırışmaları...
Sanki o anı hiç yaşamıyormuşum gibi,
bir de havada boğucu bir koku,
içine çekmek ister gibi...
Ve bir anlık da olsa bağırası geliyor insanın,
o anlar belkilerle doludur inan.
Çünkü insan ölür yavaş yavaş,
hayatın hiç acıması yokmuş gibi.
Tükenir ve belkilere tutunur,
der ki; belki de ölmeliyim...